Erişkinlerde işgücü, çocuklarda okul devamlılığında azalmaya neden olan bu hastalığın uygun bir tedavi ile kontrol altına alınması mümkün. Astımı tetikleyen faktörler arasında ise birçok iç ve dış ortam etkileri bulunuyor. Halı, örtü gibi tüylü eşyalarda bulunan gözle görülmeyecek kadar küçük canlılar (akarlar) ve evcil hayvanların derileri, tükürükleri ve idrarları alerjen etkileri tetiklerken, nemli ortamlarda üreyen küf mantarları da astımı tetikleyen iç ortam faktörleri arasında yer alıyor.
Soğuk hava, besinler, katkı maddeleri ve bazı ilaçların da tetiklediği astım, duyarlı bireylerde polenlerin alerjen etkisiyle de görülebiliyor. Hava kirliliğinin sadece dış ortamda değil iç mekanlarda da bir tehdit oluşturduğu astım atakları, sigara dumanına maruz kalınması ile de ortaya çıkabiliyor. Sadece pasif içiciliğin değil, sigara kullanımının da olumsuz etkilediği astım hastalığında, sigara kullanmayan hastaların tedaviye olumlu yanıt verme olasılığı sigara kullananlardan daha yüksek oluyor.
Yıldıray Tanrıver GSK olarak solunum hastalıkları alanındaki çalışmalar doğrultusunda, Dünya Astım Günü vesilesiyle astım hastalığı hakkında dikkat çekmek istediklerini belirtti. Tanrıver, astım hastalığının tedavisinde sürekliliğinin esas olduğunun altını çizerek “Hastalığın kontrol altına alınması ve takibi hastaların yaşam kalitesini artırmada önemli rol oynuyor, Bu nedenle hekimlerin astım hastalarını ilk zamanlarda dört haftada bir görerek hastalığı kontrol alma sürecini yakından takip etmesi, ilerleyen dönemde ise her üç ayda bir düzenli kontrollerin yapılması gerekiyor”dedi.
Hamilelik döneminde de astımın çok iyi izlenmesi gerektiğini belirten Tanrıver, astımı kontrol altında olmayan hamilelerin bebeklerinin oksijen azlığı nedeniyle ölüme kadar giden sağlık sorunlarıyla karşı karşıya olduklarını da sözlerine ekledi.Tanrıver, solunum yolu enfeksiyonlarına karşı dikkatli olunması gerektiğini belirtirken, şişmanlığın da astım için bir risk faktörü olduğunu vurguladı.
Kaynak:sağlıktayenilikler
